Stockholm Sendromu ‘nun İlişkilerdeki Etkisi
İlişkilerde sevgiden sonra aranan ikinci şey saygıdır, öyle de olmalıdır. Fakat bazı durumlarda insanlar kendilerine saygı duymayan, kötü davranan, eziyet eden, fiziksel ya da sözlü şiddet uygulayan kişilere karşı da olumlu duygu geliştirebilirler. Dışarıdan bakıldığında anormal gözüken bu durum size tanıdık geldiyse, Stockholm sendromu yaşıyor olabilirsiniz. Gelin bu rahatsızlığın detaylarını birlikte öğrenelim.
Kliniğimizi ziyaret edebilir , arayabilir veya https://www.erdempsikiyatri.com/randevu linkinden ücretsiz randevu alarak alanında uzman psikolog ekibimizle tanışabilirsiniz.
Stockholm Sendromu Nedir?
Kişinin kendini esir alan kişiye karşı olumlu duygular beslemeye başlaması, esir alan kişilerle geçirilen vakit arttıkça, onlara yardımcı olmaya çalışması, hatta onlarla özdeşim kurarak onlara hak vermeye başlamasına Stockholm sendromu denir. Bu durumun sadece esaret gibi tramvatik olaylarda değil, aynı zamanda hayatın içerisinde birçok ilişki şeklinde rastlanır. Ayrıca uzmanlar Stockholm sendromu ‘ nun nedeni olarak hayatta kalma güdüsünü ortaya koyarlar.
Dış dünyayla tüm bağlantısı kopan kurban, hayatının kendini esir alan kişinin elinde olduğunu düşünerek önce bağımlılık geliştirir. Sonra o kişinin yaptığı küçük iyilikler gözünde büyür. Daha sonra saldırgan kişi ile arasındaki ilişkiyi kaybetmek istemediğinden ona karşı olumlu duygular beslemeye başlar. Aslında kurbanın saldırgan ile kurduğu bu ilişki isteyerek değil, uygulanan şiddetin bir sonucudur. Psikologlar bunu tramvatik bağlanma süreci olarak tanımlar.
Saldırgan açısından ise durum şöyledir; kurbanın itaat etmesi yetmez, kendi haklılığını da ispatlamaya çalışır. Hatta kurbandan saygı ve minnet görmek ister. Aslında amacı kurbanın gönüllü olmasını sağlayarak vicdanında kendini haklı çıkarmaya çalışmasıdır.
Bu durum tarihte yaşanmış birkaç münferit olaydan ibaret değildir. Birçok ilişki biçiminin içinde var olan bir durumdur. Patron- çalışan, ülke yöneticisi halk, kadın-erkek ilişkilerinde de farklı şekillere bürünse de hepsinin özü Stockholm sendromu ‘ nun yaşanmasıdır. Stockholm sendromu çoğu zaman halk arasında katiline âşık olmak olarak da kullanılır.
Lima Sendromu Nedir?
Lima sendromu, Stockholm sendromunun tam tersidir. Aynı koşullarda meydana gelse de burada rehin alan kişiler kurbanlara karşı bağlılık geliştirirler. Lima sendromu adını 1996 yılında Peru’nun Lima kentinde yaşanan rehine krizinden almıştır. Olayda birçok farklı ülkenin vatandaşı gerillalar tarafından kaçırılmış ve dört ay süreyle militanlar rehinelere oldukça iyi davranmış, en sonunda da çoğunu serbest bırakmışlardır.
Stockholm Sendromu ‘nun Tarihçesi
Stockholm sendromu ’nu ilk kullanan kişi psikiyatrist ve aynı zamanda kriminolojist olan Berejot’tur. Berejot, 1973 yılında İsviçre’ de bir banka soygunu ve sonrasında yaşanan olaylar sonucu bu kavramı ortaya atmıştır. Söz konusu olay şöyle gelişmiştir; 23 Ağustos 1973 yılında İsviçre de bir bankayı soymak için giren hırsızlar 6 gün boyunca bankada bulunanları esir tuttu. Soyguncular banka görevlilerine iyi davrandı ve enteresan bir şekilde onlarla iyi ilişkiler kurdu. Daha sonra rehineler polisin operasyon yapacağını fark edince hırsızları uyararak yakalanmalarını önlemeye çalıştılar.
Olayın devamındaki mahkeme sürecinde rehineler aralarında para toplayıp hırsızların savunma masraflarını karşıladılar. Banka çalışanlarından bir bayan görevli nişanlısından ayrılarak, hırsızlardan birinin cezası bittikten sonra onunla evlendi. O yıllarda bu durum “bankadan para çalamadılar, ama rehinelerin kalbini çaldılar” diye yorumlandı. Bu olay Stockholm sendromu kavramının çıkış noktası ve en belirgin örneği olarak tarihte yerini aldı.
Başka bir örnek ise; Afganistan’da Taliban tarafından 2001 yılında kaçırılan İngiliz gazeteci Yvanne Ridley olayıdır. Ridley kaçırıldıktan sonra onbir gün boyunca direndi, yemek yemedi ve kendini kaçıranlarla kavga etti. Onbir günün sonunda İslam dinini incelemesi için serbest bırakıldı. İngiliz gazeteci 2003 yılında kendi isteğiyle Müslüman oldu.
Tarihte başka bir Stockholm sendromu örneği de, milyoner bir kadın olan Patty Hearst tarafından yaşandı. Milyoner kadın, kendini para karşılığı kaçıran insanlarla yakınlaştı ve iki ay sonra onlarla banka soymaya çalışırken yakalandı. Avukatları Stockholm sendromu ’na yakalandığı için böyle bir şeyi yaptığını düşünse de mahkeme durumu böyle değerlendirmedi ve kadını cezalandırdı.
Gerçekçi çözümler için doğru tanımlara ihtiyaç duyulur ve bunun için profesyonel ekibe ihtiyaç vardır.Sizde alanında uzmanlaşmış ekibimizden psikiyatrik tedaviler hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Stockholm Sendromu ‘nun Edebiyat ve Sinemadaki Örnekleri
Tarihte birçok yerde celladına ya da katiline âşık olmak olarak geçen bu kavram nerdeyse bin yıl öncesinde Ömer Hayyam’ın dizelerinde yer almıştır;
Celladına âşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstahaktır ona her türlü zillet.
Ömer Hayyam bu dizelerinde toplumun kendilerine kötü davranan ve eziyet eden insanlara karşı göstermiş olduğu olumlu hislerin çarpıklığından bahseder.
Yine Mevlana, Mesnevi’de bu durumu şöyle anlatır: ‘’kuzunun kurttan kaçmasına şaşılmamalı, zira kurt, kuzunun düşmanıdır. Asıl hayret edilecek, kuzunun kurda sevdalanmasıdır’’. George Orwell da 1984 adlı romanında kurbanın, kendisine işkence yapan kişiye âşık olduğunu anlatır.
Sinema dünyasında da Stockholm sendromu birçok filme konu olmuştur. Meşhur King Kong filmi, Güzel ve Çirkin beyaz perdeye aktarılmış Stockholm sendromu örneklerindendir. Yerli sinemada ise, Cüneyt Arkın’ın filmi Gırgır Ali filmi bu kapsamda örnek gösterilebilir.
Stockholm Sendromu 'nun Belirtileri Nelerdir?
Stockholm sendromu ‘ nun ortaya çıkmasının nedeni kurbanın kendine eziyet eden kişiye karşı dramatik bir bağlanma şekli geliştirmesidir. Bu bağlanma sonucu, gelişen davranışlar ise şunlardır;
· Küçük bir iyiliğe karşı yoğun minnet duygusu
· Şiddeti ve kötü muameleyi yok sayma
· Kendini ve dünyayı istismarcının gözünden değerlendirme
· Kendi bakış açısını kaybetme
· Hayatta kaldığı için istismarcıya karşı minnet duygusu
· İstismarcıyı kurban olarak görüp acıma, yaptıklarını aklamaya çalışma
· Şiddete maruz kalmamak için sürekli istismarcıyı memnun etmeye çalışma
Stockholm Sendromu ’nun Tedavisi Nasıl Yapılır?
Stockholm sendromu ‘ nun ölçülmesi için geliştirilmiş bir stockholm sendromu testi yoktur. Hastanın öyküsünden yola çıkarak bir tanımlama yapılır. Stockholm sendromu normal bir durum değildir, fakat kişi çoğu zaman durumun farkında değildir. Bu tür durumlarda mutlaka bir uzmandan yardım alınması tavsiye edilir. Bireyin çarpık algısının düzeltilmesi, kaybettiği güven duygusunu tekrar kazanmasının sağlanması için terapi görmesi oldukça önemlidir. Burada tedavi şekli ve süreci hastanın öyküsüne göre değişebilir.
Stockholm sendromu ve merak ettiğiniz her konuda https://www.erdempsikiyatri.com/ olarak size alanında uzman ekibimizle destek olmaya hazırız.