Konversiyon bozukluğu; duygusal zorluk ve psikolojik stresin fiziksel semptomlara dönüşmesiyle karakterize edilen bir psikiyatrik rahatsızlıktır, şeklinde yanıt verilmesi mümkündür. Dönüşüm olarak da bilinen rahatsızlık, çoğunlukla travmatik bir olayın ya da stresli bir dönemin ardından ortaya çıkar. Bu bağlamda “dönüşüm nedir?” sorusuna ise; kişinin bilinçaltında yer alan duygusal sıkıntılarının dışa vurmasıdır, yanıtı verilebilir. Ayrıca bozukluk, hala devam eden ya da uzun süre önce yaşanan bir durumun sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
Ekonomik sorunlar, toplumsal problemler ve stres rahatsızlığın temel faktörleri olarak kabul edilir. Yakın geçmişte histeri olarak isimlendirilen hastalık, beden fonksiyonlarında olumsuz yönde değişim, uzuvlardaki işlevlerde azalma ve duyu kayıpları olarak kendisini gösterir. Rahatsızlığın tedavisinde ise psikoterapi ve destekleyici yöntemlerden yararlanılır. Belirtiler, tedavi sürecine başladıktan kısa bir süre içerisinde azalmaya başlar ancak her bireyde etkileri farklıdır.
Konversiyon Bozukluğu Neden Olur?
“Konversiyon bozukluğu neden olur?” sorusuna; travmatik yaşantılar, bilinçaltı çatışmaları, stres, aile dinamikleri, kültürel faktörler, biyolojik unsurlar ve savunma mekanizması, şeklinde yanıt verilebilir. İlgili rahatsızlığın diğer nedenleri aşağıdaki gibidir:
● Depresyon, stres ve kaygı gibi psikolojik sorunlar bazı kişilerde bu hastalığa yol açar.
● Bilinçaltında yaşanan bastırılmış duygularla yaşanan çatışmalar, bozukluğun ortaya çıkmasına sebep olabilir. Kişi, hissettiği bir durum ya da duyguyla alakalı kendi içerisinde stres yaşayabilir. Bununla baş edemediğinde ise fiziksel belirtilerle dışa vurabilir.
● Bazı kişilik özellikleri, histeri için risk faktörü olarak kabul edilir. Bağımlı, histrionik ve pasif-agresif kişilik bunlardan bazılarıdır.
● Beyin fonksiyonlarında görülen bazı anomaliler, söz konusu rahatsızlığın ortaya çıkmasında etkiye sahiptir.
● Cinsiyet rolleri, sosyal baskılar ve toplumsal beklentiler de konversiyon bozukluğu nedenleri arasında yer alır.
● Duygularını ifade etmek ve ortaya koymakta zorlanan bireyler için bu durum, büyük bir strese dönüşür. Oluşan kaygı ise fiziksel semptomlarla dışa vurabilir. Pişmanlık, hayal kırıklığı, öfke ve korku ifade edilmesi zor duygulardan bazılarıdır.
Yukarıdaki etkilerin yanı sıra sosyal etkileşim de hastalık için risk faktörleri arasında kabul edilir. Sosyal çevrede ya da aile içerisinde rahatsızlığın semptomlarının görüldüğü kişilerin etkisinde kalmak, konversiyon bozukluğu riskini artırır.
Konversiyon Bozukluğu Kimlerde Görülür?
Konversiyon bozukluğu; sosyo ekonomik durum, cinsiyet ve yaş fark etmeksizin herkeste ortaya çıkabilen bir rahatsızlıktır. Buna karşın söz konusu rahatsızlığa ilişkin bazı risk faktörleri vardır. Risk faktörleri ile ilgili detaylar şu şekildedir:
● Konversiyon bozukluğu, erkeklere kıyasla kadınlarda yaklaşık 3 kat daha fazla görülür. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmese de temelinde, kadınların stresle mücadele yöntemleri ve duygusal ifade şekilleri olduğu kabul edilir.
● Hastalık, her yaş grubunda görülebilen bir problemdir. Ancak 10-35 yaş aralığında olan kişilerde daha fazla görülür. 35 yaş üstü bireylerde görülme sıklığı, belirgin şekilde çok daha düşüktür.
● Ekonomik ve sosyal açıdan alt sınıfta yer alan bireylerde histeriye daha fazla rastlanır. Sosyo ekonomik bakımdan geri kalmış toplumlara bakıldığında psikolojik rahatsızlıkların yaygın olduğu fark edilir.
● Özgüveni düşük, başkasını üzmekten korkan ve duygusal olarak hassas yapıda olanlar, ilgili hastalığa daha yatkındır. Kişisel özellikleri nedeniyle stres ve duygusal durumlarla mücadelede çoğunlukla başarısız olurlar. Başarısızlıkların ardından ise psikolojik etkiler, fiziksel semptomlar olarak dışa aktarılır.
● Konversiyon bozukluğu risk faktörleri arasında kişilik özellikleri, geçmiş travmatik yaşantılar, ailede benzer rahatsızlıkların varlığı ve anksiyete ya da depresyon gibi diğer psikiyatrik bozuklukların bulunması sayılabilir. Çocukluk döneminde yaşanmış travmalar, cinsel istismar ya da duygusal ihmal gibi olumsuz deneyimler, ilerleyen yaşamda konversiyon bozukluğunun ortaya çıkma riskini artırabilir.
Konversiyon bozukluğu örnekleri arasında stres ve travmatik olaylar da yer alır. Yoğun stres oluşturan ya da travma yaratan durumlarla karşılaşan kişilerde bu problemin ortaya çıkma riski oldukça yüksektir.
Konversiyon Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Konversiyon bozukluğu belirtileri arasında ilk olarak istemli motor davranışlarda ya da duygusal işlevde belirgin değişiklikler meydana gelmesi yer alır. Geçerli kabul edilen diğer belirtiler ise DSM 5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı) verilerine göre belirlenir. Konversiyon bozukluğu DSM 5 tanı kriterleri hususuna göre belirlenen belirtiler arasında şunlar bulunur:
● Rahatsızlığın en belirgin semptomları arasında motor işlev bozuklukları yer alır. Hasta; kas güçsüzlüğü, felç, titreme veya istemsiz hareketler gibi motor işlev bozuklukları yaşayabilir. Örneğin; hasta bir kolunu ve bacağını hareket ettirmekte zorlanabilir ya da kaslarında aniden meydana gelen kasılmalar hissedebilir.
● Bir diğer belirgin semptom grubu ise duyusal işlev bozukluklarıdır. İlgili semptomlar, hasta tarafından yaşanan çeşitli duyu kayıplarını kapsar. Hasta; ağrı, dokunma, sıcaklık veya diğer duyusal uyarılara karşı duyarsızlık gösterebilir.
● Konversiyon bozukluğunda görülebilecek diğer bir belirti ise bilinç kaybı veya geçici felç olabilir. Birey, bilinç kaybı yaşadığında aniden düşme ve yere serilme gibi durumlarla da karşılaşabilir.
● Duyusal belirtiler de konversiyon bozukluğunda yaygın olarak görülür. Kişi, bedenin belirli bir bölgesinde uyuşma, karıncalanma veya duyu kaybı yaşayabilir. Ayrıca görme veya işitme bozuklukları, çift görme (diplopi), körlük ve sağırlık gibi belirtiler de ortaya çıkabilir.
● Konversiyon bozukluğu olan bazı hastalar, epilepsi benzeri nöbetler geçirebilir. Nöbetler sırasında kişi, kontrolsüz kasılmalar, bayılma veya bilinç kaybı yaşayabilir. Ancak bu nöbetler gerçek epileptik nöbetlerden farklıdır. Genellikle nörolojik testlerde anormal bir aktivite tespit edilmez.
● Kişinin bedeniyle ilgili algısında bozulmalar da konversiyon bozukluğu belirtileri arasında yer alır. Bu durum herhangi bir uzvun var olmadığını hissetme, bir organın çok büyük ya da küçük olduğunu hissetme veya bedenin bir bölümünün değiştiğine inanma gibi belirtilerle ortaya çıkabilir.
● Konversiyon bozukluğu olan bireyler; ses kaybı, yutma güçlüğü ya da boğulma hissi gibi belirtiler de yaşayabilirler. Meydana gelen semptomlar, bir nörolojik bozukluğun belirtileri gibi görünse de altta yatan organik bir neden bulunmaz.
Yukarıdaki semptomların yanı sıra psikiyatrik belirtiler de konversiyon bozukluğunda sıklıkla görülür. Psikolojik bayılma belirtileri arasında depresyon, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik durumlar yer alır. Bunun yanı sıra kişinin ruh hali dalgalanabilir ve stresli durumlarla başa çıkma mekanizmaları zayıflayabilir. Ayrıca kişi, semptomların sosyal ve iş yaşamını etkilediğini düşündüğünde bu durum, kendini daha da kötüleştirebilir.
Semptomları belirleme noktasında önem arz eden konversiyon bozukluğu ayırıcı tanı yöntemleri, DSM 5 kriterlerinin tamamının sağlandığı durumlarda kullanılır. Maddelerden biri sağlanmadığında ortaya çıkan semptomlar konversiyon bozukluğu belirtisi olarak kabul edilmez ve tanı konulmaz.
Konversiyon Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
“Konversiyon bozukluğu nasıl tedavi edilir?” sorusuna; disiplinlerarası yaklaşım benimsenerek kişinin durumuna uygun yöntemlerin uygulanmasıyla hasta günlük rutinlerine kolay bir şekilde dönebilir, şeklinde yanıt verilebilir.
Konversiyon bozukluğu tedavisi için ilk olarak teşhis konulur. Hastalık teşhisi için öncelikle hastanın hikayesine, geçmişine ve semptomlarına bakılır. İlgili semptomların açıklanması için yapılan tıbbi tetkik, muayene ve değerlendirmeler incelenir. Eğer eksik inceleme ve tetkik varsa bunların tamamlanması sağlanır. Teşhis sonrasında tedavi planlanmaya başlanır. İlgili süreçte hastanın genel durumu, ortaya çıkan belirtiler, bunların şiddeti ve kişide görülen hastalığa dair diğer detaylar dikkate alınır. Ayrıca tüm planlama, hastaya özel olarak yapılır. Konversiyon bozukluğu tedavisindeki ana yöntemler şunlardır:
Psikoterapi
“Konversiyon bozukluğu nasıl geçer?” sorusuna; psikoterapi yöntemiyle rahatsızlık kontrol altına alınabilir, şeklinde yanıt verilebilir. Psikoterapi, konversiyon bozukluğu tedavisinde merkezi bir rol oynar. Bunun yanı sıra hastanın semptomlarını anlamasına, duygusal süreçlerini fark etmesine ve yönetmesine yardımcı olur.
Psikoterapi sürecinde bilişsel davranışçı terapi (BDT) en sık kullanılan yaklaşımlardan biridir. Metot, hastanın olumsuz düşünce kalıplarını ya da inançlarını tanımasına, bunları yeniden yapılandırmasına ve semptomlarla başa çıkma becerilerini geliştirmesine odaklanır. Aynı zamanda geçmiş travmaların ele alınması ve duygusal regülasyon stratejilerinin öğretilmesi de tedavi sürecinde önemli adımlardır. Ek olarak BDT, hastanın semptomlarını anlamlandırmasına ve bu belirtilerin altında yatan duygusal çatışmaları çözmesine yardımcı olur.
Diğer psikoterapi yöntemleri arasında psikanalitik, grup ve aile terapisi de yer alır. Psikanalitik terapi, hastanın bilinç dışı çatışmalarını keşfetmesine ve meydana gelen durumların semptomlar üzerindeki etkisini anlamasına yardımcı olurken grup terapisi, hastanın benzer deneyimlere sahip kişilerle destekleyici bir ortamda etkileşimde bulunmasını sağlar. Aile terapisi ise hastanın ailesiyle olan ilişkilerini ve etkileşimlerin semptomlar üzerindeki etkisini ele alarak bütüncül bir iyileşme sürecini destekler.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Fizik tedavi ve rehabilitasyon, konversiyon bozukluğu olan hastalarda motor belirtilerin yönetiminde nitelikli bir tedavi seçeneği sunar. Tedavi; hastanın kas gücünü, koordinasyonunu ve genel motor fonksiyonlarını iyileştirmeyi hedefler. Bunun yanı sıra FTR programı, hastanın spesifik ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilir. Egzersiz terapileri, denge çalışmaları, koordinasyon ve gerekirse elektroterapi gibi yöntemler hastaların tedavisinde kullanılır. İlgili yöntemler, hastaların motor fonksiyonlarını yeniden kazanmalarına ve günlük yaşam aktivitelerine geri dönmelerine yardımcı olur.
Rehabilitasyon sürecinde hastanın semptomlarının psikolojik kökenli olduğu göz önünde bulundurularak tedavi planlanır. Bu bağlamda fiziksel tedaviye ek olarak hastanın psikososyal durumunu ele almak da çok önemlidir. Psikoterapi ve FTR’nin birlikte yürütülmesi, tedavi sonuçlarını iyileştirerek semptomların tekrarlama riskini azaltır. Bilişsel davranışçı terapi gibi psikoterapötik yaklaşımlar, hastanın semptomları ile başa çıkma becerilerini geliştirmesine katkıda bulunur.
İlaç Tedavisi
Konversiyon bozukluğunun tedavisinde kullanılan yöntemlerden biri de ilaç tedavisidir. Yöntem, hastaların semptomlarını hafifletmeye yönelik olarak kullanılır ve psikoterapi ile birlikte uygulanır. Konversiyon bozukluğu ilaç isimleri ve türleri her ne kadar farklılık gösterse de genel olarak ruhsal bozuklukların semptomlarını hafifletmek amacıyla reçete edilen antidepresanlar, rahatsızlığı önlemek için kullanılır. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri ve serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörleri gibi antidepresanlar, rahatsızlığın tedavisinde sıklıkla tercih edilir. İlaçlar, beyindeki nörotransmitter düzeylerini düzenleyerek hastanın ruh halini iyileştirir ve semptomların şiddetini azaltır.
Bazı vakalarda hastaların yüksek düzeyde anksiyete yaşaması nedeniyle anksiyolitikler de tedavi planına dahil edilebilir. Benzodiazepinler gibi anksiyolitikler, kısa süreli kullanım için uygun olup akut anksiyete krizlerinde etkilidir. Ancak bu ilaçların bağımlılık potansiyeli nedeniyle uzun süreli kullanımı önerilmez. Bunun yerine hastaların psikolojik danışmanlık ve destekle birlikte uzun vadede daha sürdürülebilir iyileşme yöntemlerine yönlendirilmesi gerekir.
Aile Katılımı (Aile Terapisi)
Aile terapisi, konversiyon bozukluğunun tedavisinde oldukça etkili bir yöntem olarak kabul edilir. Yaklaşım, bireyin aile içi ilişkilerini ve iletişim biçimlerini değerlendirerek bu unsurların bozukluk üzerindeki etkilerini anlamayı hedefler. Bunun yanı sıra ilgili terapi, bireyin yaşadığı belirtilerin sadece kişisel bir sorun değil, aile sistemi içerisindeki stres ve çatışmalarla da ilişkili olabileceği fikrine dayanır.
Aile içindeki bireyler arasındaki iletişim problemleri, baskılayıcı ya da aşırı koruyucu ebeveyn tutumları, rollerin dengesizliği gibi faktörler konversiyon bozukluğunun tetikleyicileri arasında sayılabilir. Ek olarak aile terapisi, bu tür faktörleri ele alarak üyeler arasında daha sağlıklı bir etkileşim kurulmasını amaçlar. Bu süreçte ailenin diğer üyelerinin de bireyin yaşadığı belirtileri anlaması, semptomlara nasıl tepki vermesi gerektiğini öğrenmesi ve destekleyici bir rol üstlenmesi sağlanır.
Stres Yönetim Teknikleri
Stres yönetimi, bireyin stres kaynaklarını tanımlamasını ve bunlarla başa çıkma stratejileri geliştirmesini amaçlar. Bu bağlamda bilişsel davranışçı terapi gibi psikoterapötik yaklaşımlar, hastaların stresle başa çıkma becerilerini artırarak konversiyon bozukluğu semptomlarını azaltma noktasında başarılı bir yöntem olarak öne çıkar.
Bilişsel davranışçı terapi, hastaların stresle başa çıkma biçimlerini ve kaygının ortaya çıkardığı olumsuz düşünce kalıplarını tanımlamalarına ve değiştirmelerine yardımcı olur. Terapi sürecinde hastalar, stresli durumlar karşısında verdikleri tepkileri analiz eder. Bu tepkilerin yerine daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmeyi öğrenirler. Bunun yanı sıra BDT, hastaların stresle başa çıkma becerilerini güçlendirmekle kalmaz, semptomların tekrarlamasını önlemek için de koruyucu bir rol oynar.
Terapide kullanılan gevşeme teknikleri, meditasyon ve nefes egzersizleri, hastaların stres düzeylerini kontrol altına alarak vücutlarının verdiği fiziksel tepkileri azaltmaya yardımcı olur. Stres yönetiminde kullanılan bir diğer önemli teknik ise biyofeedback yöntemidir. Biyofeedback, bireylerin fizyolojik süreçlerini (örneğin; kalp atış hızı, kas gerginliği) gözlemleyerek bu süreçleri bilinçli bir şekilde kontrol etmelerine olanak tanır. Konversiyon bozukluğu olan hastalar için bu teknik, stresin vücut üzerindeki etkilerini anlamalarına ve bu etkileri yönetmek için gerekli adımları atmalarına yardımcı olur.
Ankara Konversiyon Bozukluğu Tedavisi
Konversiyon bozukluğunun tedavisinde bireyin maruz kaldığı stres faktörlerinin belirlenmesi ve bu etkenlerin nitelikli bir şekilde yönetilmesi esastır. İlgili süreç, hastaların yaşadıkları fiziksel semptomların altında yatan nedenleri anlamalarına ve bu semptomların üzerlerindeki etkilerini fark etmelerine olanak tanır. Tedavi sürecinin bu yaklaşımla yürütülmesi, daha başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlar.
Konversiyon bozukluğunun tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım benimsenmesi, genel kabul görmüş bir prensiptir. Bu bağlamda temel disiplinler psikoterapi ve farmakoterapi olup hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre farklı yöntem ve teknikler de tedavi sürecine entegre edilebilir. Bunun yanı sıra tedavi sürecinin istenen sonuçlara ulaşabilmesi için hastanın durumu net bir şekilde değerlendirilip doğru tedavi yöntemlerinin belirlenmesi ve uygulanması büyük önem arz eder. Bu sürecin başarılı bir şekilde yürütülmesi ve tamamlanması için alanında uzman psikiyatrist ve psikologlarla çalışmak elzemdir.
Erdem Psikiyatri, deneyimli psikiyatristler ve psikologlardan oluşan ekibiyle konversiyon bozukluğunun tedavisinde kişiye özel çözümler sunar. Ankara konversiyon bozukluğu tedavisi konusunda daha fazla bilgi almak ve randevu talebinde bulunmak için klinikle iletişime geçebilirsiniz.
Sık Sorulan Sorular
Konversiyon Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer?
Konversiyon bozukluğunun tedavi süresi hastanın genel durumuna, yaşına, cinsiyetine, semptomlarının ciddiyetine ve yaşam şartlarına bağlı olarak farklılık gösterir. Bireysel farklılıklar, uygulanan tedavi yöntemleri ve erken tanı süreç üzerinde etkili olan faktörler arasında yer alır.
Konversiyon Bozukluğu İlerlerse Ne Olur?
Hastalık tedavi edilmediğinde rahatsızlık nedeniyle oluşan semptomlar sürekli hale gelir ve şiddeti artar. Semptomların kaynağı olan psikolojik sorunlar çözülemeyeceği için ilgili hususlar daha da derinleşir. Sürecin sonunda ise bireylerin yaşam kalitesi düşer ve farklı açılardan olumsuz etkiler ortaya çıkar.
Konversiyon Bozukluğu Tedavisi Ankara'da Var mı?
Ankara’da faaliyet gösteren Erdem Psikiyatri, bünyesindeki uzmanlarla konversiyon bozukluğu tedavisi için nitelikli yöntemler tercih ederek hastaların en kısa sürede sağlıklarına kavuşmalarına imkan tanır.