Psikiyatri, zihinsel, duygusal ve davranışsal bozuklukların tanı, tedavi ve takibiyle ilgilenen tıp dalıdır. Bu alan, hem biyolojik hem de psikososyal faktörleri göz önünde bulundurarak insan ruh sağlığını bütüncül bir şekilde ele alır.
Bu yazıda psikiyatrinin hangi hastalıklara baktığını, kullanılan tanı yöntemlerini, tedavi süreçlerini ve psikiyatri eğitiminin detaylarını ele alacağız. Ayrıca sık sorulan sorulara da cevap vererek, psikiyatri hakkında en çok merak edilen noktaları açıklığa kavuşturacağız.
Psikiyatri Nedir?
Psikiyatri, ruh sağlığıyla ilgili bozuklukların anlaşılması, tanı konulması, tedavi edilmesi ve önlenmesi amacıyla gelişmiş bir tıp dalıdır. İnsan davranışlarını, duygularını ve düşünce süreçlerini biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan değerlendirir. Bu alan yalnızca bireyin mevcut ruhsal durumuna odaklanmaz, aynı zamanda kişinin yaşam kalitesini artırmayı da hedefler.
Bir psikiyatrist, tıp fakültesini tamamladıktan sonra uzmanlık eğitimi alarak bu alanda görev yapar. Psikiyatri doktorları terapi sunmanın yanı sıra, aynı zamanda ilaç tedavisi de uygulayabilir, gerekirse diğer tıbbi yöntemlerle süreci destekleyebilir. Dolayısıyla psikiyatrinin, hem bilimsel hem de klinik yönü güçlü bir disiplin olduğu söylenebilir.
Psikiyatri Hangi Hastalıklara Bakar?
Psikiyatri, geniş bir hastalık yelpazesine hizmet eder. Günümüzde ruhsal bozukluklar, sadece ağır vakalarla sınırlı değildir. Günlük yaşamı zorlaştıran, ilişkileri ve iş hayatını olumsuz etkileyen yaygın sorunlar da psikiyatri alanına girer.
Psikiyatri hastaları, depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk, şizofreni, kişilik bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, uyku problemleri ve yeme bozuklukları gibi farklı şikayetlerle başvurabilir. Ayrıca, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ya da travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıklar da bu kapsamda değerlendirilir.
Her bir hastalık, kişide farklı belirtiler ortaya çıkarır. Bu nedenle psikiyatri, kişiselleştirilmiş psikiyatri hastalıkları tedavi yöntemleri geliştirir ve bireyin ihtiyaçlarına göre hem terapi hem de ilaç desteği sunar.
Bipolar Bozukluk
Bipolar bozukluk, kişinin duygu durumunda uç değişimlerin yaşandığı kronik bir psikiyatrik hastalıktır. Mani dönemlerinde kişi aşırı enerjik, taşkın ve kontrolsüz olabilirken, depresyon dönemlerinde umutsuzluk, isteksizlik ve yoğun mutsuzluk öne çıkar.
Bu dalgalanmalar yalnızca kişinin ruh halini değil, iş hayatını, sosyal ilişkilerini ve günlük yaşamını da derinden etkiler. Tedavi sürecinde genellikle ilaç kullanımı, düzenli takip ve psikoterapi birlikte uygulanır. Amaç, kişinin duygu durumunu dengelemek ve yaşam kalitesini artırmaktır.
Anksiyete Bozukluğu
Anksiyete bozukluğu, kişinin günlük yaşamda sürekli endişe, kaygı ve huzursuzluk yaşamasıyla ortaya çıkan yaygın bir rahatsızlıktır. Normal kaygı, insanı tehlikeye karşı hazırlayan doğal bir duygu iken, anksiyete bozukluğunda bu duygu kontrol edilemez boyutlara ulaşır.
Kişide çarpıntı, nefes darlığı, terleme, kas gerginliği ve odaklanma sorunları görülebilir. Uzun vadede bu durum hem psikolojik hem de fiziksel sağlığı olumsuz etkiler. Tedavi sürecinde psikoterapi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı düzenlemeleri birlikte kullanılarak kişinin kaygıyı yönetebilmesi hedeflenir.
Şizofreni
Şizofreni, düşünce, algı, duygu ve davranışlarda ciddi bozulmalara yol açan kronik bir psikiyatri hastalığıdır. Hastalar, çoğunlukla gerçeklik algısında kopmalar yaşar. Halüsinasyonlar, olmayan sesler duyma, görüntüler görme veya sanrılar, gerçek dışı inançlar görülür. Düşünce süreçleri karışabilir, konuşma dağınık hale gelebilir ve sosyal ilişkiler ciddi anlamda zarar görebilir.
Şizofreni, yalnızca bireyin iç dünyasını değil, aile hayatını ve toplumsal işlevselliğini de etkiler. Erken tanı ve düzenli tedavi, hastalığın seyrini büyük ölçüde iyileştirir. Tedavide ilaç kullanımı, psikososyal destek ve aile eğitimi bir arada uygulanır. Amaç, kişinin toplum içinde bağımsız bir şekilde yaşayabilmesini sağlamaktır.
Kişilik Bozukluğu
Kişilik bozuklukları, bireyin düşünme, hissetme ve davranış biçimlerinin toplumsal normlardan belirgin şekilde sapmasıyla ortaya çıkar. Bu durum kişinin ilişkilerini, iş hayatını ve sosyal uyumunu olumsuz etkiler. Kişilik bozuklukları tek tip değildir. Narsistik, borderline, antisosyal veya obsesif kompulsif gibi farklı türleri vardır.
Bu rahatsızlıklarda bireyler genellikle değişime dirençli olur ve sorunlarını dış faktörlere bağlama eğilimindedir. Tedavi süreci uzun solukludur ve sabır gerektirir. Psikoterapi en önemli yöntemdir. Bazı durumlarda ilaç tedavisi de eşlik eder. Amaç, kişinin farkındalığını artırmak, işlevselliğini geliştirmek ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olmaktır.
Depresyon
Depresyon, yalnızca üzgün hissetmek ile sınırlı olmayan, kişinin hayatının tüm yönlerini etkileyen ciddi bir ruhsal bozukluktur. Belirtiler arasında sürekli mutsuzluk, enerji kaybı, değersizlik düşünceleri, uyku ve iştah değişiklikleri, hatta intihar düşünceleri bulunabilir.
Depresyonun nedenleri genetik yatkınlık, biyolojik faktörler, çevresel stresler ve kişisel yaşantılarla ilişkilidir. Tedavide genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapi birlikte uygulanır. Düzenli takip, kişinin günlük yaşamına yeniden uyum sağlamasına yardımcı olur. Erken müdahale, depresyonun ilerlemesini ve kronikleşmesini önlemede kritik önem taşır.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında ortaya çıkan ancak yetişkinlikte de devam edebilen nörogelişimsel bir rahatsızlıktır. DEHB’nin temel belirtileri dikkat dağınıklığı, dürtüsellik ve aşırı hareketliliktir. Çocuklar derslerde odaklanmakta zorlanabilir, eşyalarını sık sık kaybedebilir ya da ani kararlar alarak riskli davranışlar sergileyebilir.
Yetişkinlerde ise iş hayatında verim düşüklüğü, unutkanlık, organize olamama ve sosyal ilişkilerde zorluklar ön plandadır. Tedavide ilaç kullanımı, davranışsal terapi ve aile desteği birlikte önem taşır. Doğru yaklaşımla DEHB’li bireyler potansiyellerini daha iyi değerlendirebilir ve başarılı bir yaşam sürdürebilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), kişinin yaşamını tehdit eden, ağır korku, çaresizlik veya dehşet duygusu yaratan bir olaydan sonra ortaya çıkan ciddi bir ruhsal rahatsızlıktır. Depremler, kazalar, savaş, şiddet veya istismar gibi travmatik deneyimler TSSB’ye yol açabilir. Belirtiler arasında olayın tekrar tekrar zihinde canlanması, kabuslar, yoğun kaygı, uyarılmışlık hali, olayla ilgili durumlardan kaçınma ve sosyal ilişkilerden uzaklaşma yer alır.
TSSB, kişinin hem ruhsal hem de fiziksel sağlığını olumsuz etkiler. Psikiyatri tedavisinde psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi ve EMDR, ilaç tedavisi ve destekleyici aile yaklaşımı önemlidir. Erken müdahale, kişinin yaşadığı travmayı sağlıklı bir şekilde işleyebilmesini ve hayatına daha dengeli devam etmesini sağlar.
Yeme Bozukluğu
Yeme bozuklukları, kişinin yemek yeme davranışlarını ve beden algısını olumsuz etkileyen ciddi psikiyatrik hastalıklardır. En sık görülen türleri anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğudur. Bu rahatsızlıklarda kişi ya aşırı kilo alma korkusu yaşar ya da kontrolsüz şekilde yemek yeme atakları geçirir. Bunun sonucu olarak ciddi bir kilo kaybı, obezite, hormonal bozukluklar ve organ yetmezliği gibi fiziksel sorunlar ortaya çıkabilir.
Yeme bozuklukları genellikle ergenlik döneminde başlasa da her yaşta görülebilir ve kişinin yaşam kalitesini büyük ölçüde düşürür. Tedavide psikoterapi, beslenme danışmanlığı ve gerektiğinde ilaç tedavisi bir arada uygulanır. Bu süreçte aile desteği ve sosyal çevrenin anlayışlı yaklaşımı, iyileşme üzerinde büyük rol oynar.
Uyku Bozuklukları
Uyku bozuklukları, kişinin uykuya dalmasını, uykusunu sürdürmesini ya da kaliteli uyumasını engelleyen geniş bir hastalık grubunu kapsar. İnsomnia (uyuyamama), uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu, kabus bozukluğu ve aşırı uyuma (hipersomnia) en sık görülen türlerdir. Uykusuzluk yalnızca yorgunluk yaratmaz, bunun yanında dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü, depresyon ve kalp, damar hastalıkları gibi birçok soruna yol açabilir.
Tedavide öncelikle uyku hijyenine dikkat edilir. Düzenli uyuma alışkanlıkları kazandırılır. Gerekli durumlarda ilaç tedavisi veya uyku apnesinde CPAP cihazı gibi tıbbi yöntemler uygulanır. Uyku bozukluklarının altında yatan nedenin doğru tespit edilmesi, tedavinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB), kişinin mükemmeliyetçi, kuralcı, detaylara aşırı odaklanan ve esneklikten uzak bir kişilik yapısına sahip olmasıyla karakterize bir bozukluktur. Bu kişiler, iş ve sosyal yaşamlarında kontrolcü davranışlar sergiler, hata yapmaktan yoğun kaygı duyar ve başkalarının da kendi kurallarına uymasını bekler.
OKKB, obsesif kompulsif bozukluktan (OKB) farklıdır. OKB’de kişi takıntılarının farkındadır ve bu durumdan rahatsızlık duyar. OKKB’de ise kişi çoğunlukla davranışlarını normal görür. Tedavi süreci genellikle uzun solukludur ve psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi ön plandadır. Gerekli durumlarda ilaç tedavisi de destekleyici olarak kullanılabilir. Amaç, kişinin daha esnek, sağlıklı ve uyumlu bir yaşam sürmesine yardımcı olmaktır.
Psikiyatride Tanı Yöntemleri
Psikiyatri alanında doğru tanı koymak tedavi sürecinin en kritik aşamasıdır. Ruhsal bozukluklar yalnızca belirtiler üzerinden anlaşılmaz. Bunun yanı sıra kişinin geçmiş öyküsü, biyolojik faktörleri, sosyal çevresi ve yaşam tarzı da dikkate alınır.
Psikiyatride tanı koyma yöntemleri çok boyutlu değerlendirmelerle ilerler. Psikiyatristler, klinik görüşmeler, fiziksel muayeneler, psikiyatrik değerlendirme ölçekleri ve gerektiğinde görüntüleme yöntemlerini kullanarak kapsamlı bir inceleme yaparlar.
Klinik Görüşme
Klinik görüşme, psikiyatride tanı koymanın temel basamağıdır. Psikiyatrist, hasta ile birebir görüşerek şikâyetlerini, yaşam öyküsünü, aile geçmişini ve günlük işlevselliğini öğrenir. Görüşmeler, hem hastanın kendisini ifade etmesine hem de doktorun gözlem yapmasına imkan tanır.
Fiziksel Muayene
Psikiyatrik rahatsızlıkların bazıları, biyolojik veya nörolojik nedenlerden kaynaklanabilir. Bu nedenle tanı sürecinde fiziksel muayene büyük önem taşır. Kan tahlilleri, hormon testleri ya da sinir sistemi kontrolleri yapılarak, psikiyatrik belirtilerin altında yatan tıbbi bir neden olup olmadığı araştırılır.
Psikiyatrik Değerlendirme
Psikiyatrik değerlendirme, kişinin ruhsal durumunu ölçmeye yarayan ölçekler, testler ve gözlem yöntemlerini içerir. Duygudurum testleri, dikkat ve hafıza ölçümleri ya da anksiyete ve depresyon ölçekleri bu sürecin parçasıdır. Böylece belirtilerin şiddeti, süresi ve yaşam üzerindeki etkisi netleştirilir.
Görüntüleme Yöntemleri
Psikiyatri doktoru bazı durumlarda psikiyatrik rahatsızlıkların kökenini anlamak için beyin görüntüleme tekniklerine başvurabilir. Manyetik rezonans görüntüleme (MR), bilgisayarlı tomografi (BT) ve elektroensefalografi (EEG) gibi yöntemler, beynin yapısal veya fonksiyonel farklılıklarını incelemeye yardımcı olur.
Görüntüleme yöntemleri, özellikle şizofreni, demans ya da beyin travmaları gibi durumlarda tanıyı destekler. Bu yöntemler tek başına tanı koydurucu olmasa da, klinik bulgularla birlikte değerlendirildiğinde çok değerli bilgiler sunar. Böylece psikiyatrist, daha güvenilir ve kapsamlı bir tedavi planı hazırlayabilir.
Psikiyatri Hastalıklarında Tedavi Yöntemleri
Psikiyatri, yalnızca hastalıkların tanısını koymakla kalmaz, aynı zamanda bireye en uygun tedavi yöntemlerini de belirler. Ruhsal bozuklukların tedavisinde amaç, hem belirtileri hafifletmek hem de kişinin yaşam kalitesini yükseltmektir. Tedavi süreci kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı hastalar için yalnızca terapi yeterli olurken, bazıları için ilaç desteği ya da her ikisinin kombinasyonu gerekebilir.
Tedavi yöntemleri planlanırken hastanın yaş grubu, yaşam koşulları, hastalığın şiddeti ve eşlik eden başka rahatsızlıklar dikkate alınır. Böylece daha bütüncül ve kişiye özel bir yol haritası hazırlanır.
Psikoterapi
Psikoterapi, psikiyatride en sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biridir. Bu yöntem kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını anlamasına, sorunlarını sağlıklı bir şekilde çözmesine yardımcı olur. Bireysel terapi, grup terapisi, aile terapisi veya bilişsel davranışçı terapi gibi farklı yöntemler kullanılır.
Psikoterapinin en önemli avantajı, hastanın kendi iç dünyasını keşfetmesine ve günlük yaşamda daha sağlıklı başa çıkma becerileri geliştirmesine katkı sağlamasıdır. Düzenli seanslarla birlikte birey, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirebilir ve yaşam kalitesinde kalıcı iyileşme sağlayabilir.
Psikiyatride İlaç Tedavisi
Birçok psikiyatrik rahatsızlık beyindeki kimyasal dengesizlikler kaynaklıdır. Bu dengesizlikler için ilaç tedavisi uygulanır. Antidepresanlar, antipsikotikler, duygu durum dengeleyiciler ve anksiyolitikler, en sık kullanılan ilaç gruplarındandır. İlaçlar, semptomları kontrol altına alarak hastanın günlük yaşamını sürdürebilmesini kolaylaştırır.
İlaç tedavisi mutlaka bir psikiyatri doktoru tarafından düzenlenmeli ve düzenli kontrollerle takip edilmelidir. Çünkü her bireyin biyolojik yapısı farklıdır ve aynı ilaç farklı kişilerde farklı etkiler gösterebilir. İlaç tedavisi çoğu zaman psikoterapiyle birlikte uygulandığında çok daha etkili sonuçlar verir.
Psikiyatri ve Psikolog Arasındaki Fark
Psikolojik destek almak isteyen kişilerin en sık karıştırdığı noktalardan biri psikiyatri ve psikoloji arasındaki farktır. Her iki alan da insan ruh sağlığıyla ilgilenir. Ancak eğitim süreçleri, tedavi yöntemleri ve yetkinlikleri açısından önemli ayrımlar vardır. Bu farkların bilinmesi, doğru uzmana başvurmak için oldukça önemlidir.
Psikiyatrist Kimdir?
Psikiyatrist, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra psikiyatri alanında uzmanlık eğitimi almış hekimdir. Yani bir psikiyatrist, aynı zamanda doktordur. Bu nedenle psikiyatrik hastalıkların teşhisini koyabilir, gerekli durumlarda ilaç tedavisi uygulayabilir ve hastanın genel sağlık durumunu değerlendirebilir. Psikiyatristler yalnızca ilaç tedavisiyle sınırlı kalmazlar. Birçok durumda psikoterapi yöntemlerini de kullanarak hastanın iyileşme sürecine destek olurlar.
Psikolog Kimdir?
Psikolog, üniversitelerin psikoloji bölümünden mezun olan ve insan davranışları, düşünce süreçleri ve duygular üzerine eğitim almış uzmandır. Psikologların temel görevi, danışanların yaşadığı duygusal ve davranışsal sorunları anlamak, değerlendirmek ve psikoterapi yöntemleriyle çözüm üretmektir.
Psikologlar tıbbi ilaç yazamazlar. Çünkü eğitimleri tıp değil, sosyal bilimler temellidir. Ancak danışanlarına çeşitli terapi yöntemleri, örneğin bilişsel davranışçı terapi, aile terapisi, oyun terapisi gibi terapiler uygulayarak ruhsal destek sağlarlar.
İkisi Arasında Temel Farklar
Psikiyatrist ve psikolog arasındaki en temel fark, eğitim geçmişi ve tedavi yöntemleridir. Psikiyatrist, bir hekimdir ve ilaç tedavisi uygulayabilir. Psikolog ise terapi yöntemleriyle duygusal ve davranışsal sorunların çözümüne odaklanır.
Psikiyatri Eğitimi ve Psikiyatrist Olmak
Psikiyatri, tıp eğitiminin ardından uzmanlık gerektiren bir alandır. Bu nedenle psikiyatrist olmak isteyenlerin uzun ve yoğun bir eğitim sürecinden geçmesi gerekir. Önce tıp fakültesinden mezun olmak, ardından psikiyatri dalında ihtisas yapmak temel şarttır. Eğitim süresince öğrenciler yalnızca teorik bilgi edinmez; aynı zamanda klinik uygulamalarla insan psikolojisini, ruhsal hastalıkların nedenlerini ve tedavi yöntemlerini öğrenirler.
Psikiyatri Nasıl Yazılır?
Türkçede sık sık karıştırılan kelimelerden biri de psikiyatri kelimesidir. Doğru yazımı “psikiyatri” şeklindedir. Günlük konuşmada “psikoloji” ile karıştırılsa da, psikiyatri tıp biliminin ayrı bir dalıdır. Doğru yazımı bilmek, hem akademik hem de günlük hayatta doğru bilgiye ulaşmak açısından önem taşır.
Psikiyatri Okumak
Psikiyatri okumak, tıp fakültesini bitirdikten sonra Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ile kazanılan bir ihtisas alanıdır. Öğrenciler bu süreçte ruhsal bozuklukların biyolojik, psikolojik ve sosyal yönlerini öğrenir, hasta muayenesi ve tanı koyma konusunda deneyim kazanır. Ayrıca psikofarmakoloji (ilaç tedavisi), psikoterapi yöntemleri, nöroloji ve psikolojik testler gibi geniş bir yelpazede eğitim alırlar.
Psikiyatrist Olmak İçin Gerekenler
Psikiyatrist olmak için öncelikle tıp fakültesinden mezun olmak şarttır. Ardından TUS sınavında başarılı olup psikiyatri uzmanlık alanını seçmek gerekir. Eğitim süresi boyunca mesleki gelişim kadar kişisel özellikler de önemlidir. Sabırlı olmak, dikkatli dinlemek, empati kurabilmek, insan psikolojisine ilgi duymak ve etik kurallara bağlı hareket etmek bir psikiyatristin olmazsa olmaz niteliklerindendir.
Psikiyatri Servisleri ve Yatış Süreci
Psikiyatri servisleri, ruhsal ve duygusal sorunlar yaşayan bireylerin tedavi ve bakım gördüğü özel sağlık birimleridir. Bu servislerde, ruhsal bozuklukların tanı ve tedavisi için psikiyatristler, psikologlar, hemşireler ve diğer sağlık profesyonelleri birlikte çalışır. Özellikle psikiyatri doktoru, tanı koyma ve tedavi planını yönlendirme konusunda temel rol üstlenir. Servislerde hem ayakta hem de yatış gerektiren tedaviler uygulanabilir.
Ankara psikiyatri alanında da öne çıkan şehirlerden biridir. Buradaki devlet ve özel hastaneler, modern tedavi yöntemlerini ve güncel yaklaşımları kullanarak psikiyatri hastalarına hizmet sunar. Gerekli durumlarda hastalar, psikiyatri servislerine yatırılarak düzenli gözlem ve yoğun tedavi altına alınır.
Psikiyatri Servisi Nedir?
Psikiyatri servisi, psikolojik ve ruhsal rahatsızlıkların tedavi edildiği, hastaların güvenli ve kontrollü bir ortamda takip edildiği birimdir. Bu servislerde, depresyon, şizofreni, kişilik bozuklukları, bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrinin baktığı hastalıklar için farklı tedavi protokolleri uygulanır.
Hangi Durumlarda Yatış Gerekir?
Her psikiyatri hastalığı yatış gerektirmez. Ancak bazı durumlarda servis tedavisi kaçınılmaz hale gelir.
Örneğin:
* Hasta kendine veya çevresine zarar verme riski taşıyorsa,
* Ağır depresyon, şizofreni, bipolar bozukluk gibi ciddi tablolar varsa,
* İlaç tedavisinin yakından takip edilmesi gerekiyorsa,
* Yoğun psikoterapi ve düzenli gözlem şartsa,
* Kriz anında hastanın güvenliği sağlanamıyorsa,
Bu durumlarda psikiyatri servisine yatış önerilir. Psikiyatri hastaları, bu ortamda 24 saat boyunca uzmanların gözetiminde olur. Ankara psikiyatrist uzmanları, yatış kararını verirken hastanın ruhsal durumunu, sosyal çevresini ve tedaviye uyum potansiyelini dikkatle değerlendirir.
Yatış Sonrası Süreç
Yatış süreci, yalnızca hastanın hastanede kaldığı dönemi değil, aynı zamanda taburculuk sonrası izlem sürecini de kapsar. Hastalar, servis ortamında ilaç tedavisi, bireysel veya grup terapisi alabilir. Burada hedef, kişinin ruhsal dengesini yeniden kazanmasını sağlamak ve günlük yaşamına güvenle dönmesine yardımcı olmaktır.
Sık Sorulan Sorular (FAQ)
Psikiyatrist Seans Ücreti Ne Kadar?
Seans ücretleri bulunduğunuz şehre, hastanenin özel ya da devlet olmasına ve psikiyatristin deneyimine göre değişir.
Psikiyatriste Gitmek İleride Sorun Olur mu?
Psikiyatrik muayene ya da tedavi amacıyla psikiyatriste başvurmak, ilerleyen süreçlerde doğrudan bir sorun teşkil etmez. Ancak hastalığın niteliğine bağlı olarak düzenlenen tıbbi kayıtlar; ehliyet için yapılan sağlık muayenelerinde, işe giriş raporlarında, silah ruhsatı başvurularında veya Emniyet Teşkilatı ile Millî Savunma Bakanlığı personel alımlarında dikkate alınabilir ve bu durum bazı kısıtlamalara yol açabilir.
Psikiyatrinin Hangi Dalları Vardır?
Çocuk ve ergen psikiyatrisi, erişkin psikiyatrisi, geriatri psikiyatrisi, adli psikiyatri gibi birçok alt dal bulunmaktadır.
Psikoloğa mı Gitmeliyim Psikiyatriste mi?
Ruhsal sorunlarınız için ilaç tedavisi gerekebileceğini düşünüyorsanız psikiyatriste, terapi ve danışmanlık için psikoloğa başvurabilirsiniz.